sabah annemle kavga ettiğimiz bir rüyadan somurtarak uyandım. asık suratımla evin içinde dolandım, dayanamadım anneme gittim rüyamı anlattım "böle böle böle yaptın ben de böle böle dedim." diye. o da "o zaman öpeyim de barışalım." dedi, öpüştük barıştık.
asık suratım normal formunu bulunca, ki bu da dün gece dönüp dönüp uyuyamamamın sonucu öğleden sonra uyandığımdan bir 3'ü buldu blogk dost, başladı o şahane "kitap okumalıyım" sıkıntısı. döndüm dolandım, kendime ertelediğim şeyleri yapma gazı verdim, oyalandım. sıkıntı da büyüdü büyüdü boğazıma oturdu, derken dayanamadım kendimi turgut özben'e teslim ettim, başladık selim ışık 101'e birlikte. benim için ilk, turgut için bilmem kaçıncı kere. bir türk edebiyatı dersinde tanışmamalıydık selimciğim. sana rahmet, bana sağlık olsun.
derken, gün de geçti işte böyle, şimdi ıslak kafayla kısa saçlarım gözlerimin önünde perde olmuş bir şekilde, yanımda burun spreyim saç kurutma makinemle kamburcana oturuyorum.
bu hafta kısmetse etrafta çok görünmeyip, dizi, internet vs sekmeyip kendimi kitaplarıma vereceğim, hafta sonu yapılacak olan medeniyetler zirvesi'nde çalışıyorum çünkü. vakit 0. bugün ajanstan arayıp 2 fotoğrafımı istediler. konuştuğum arkadaş fotoğrafın nasıl olması gerektiğini sorduğumda "görüşmelerde kullanacağız, iyi olduğunu düşündüğün 2 normal fotoğraf olacak fazla ... olmasın" dedi. nokta nokta noktalı kısım janjanlı idi sanırım blogk :S o kadar inanmak istemiyorum ki, iyi duymamama rağmen tekrarlatmadım, sessizce yanlış anlamış olma olasılığıma sığındım. eli yüzü düzgün iki fotoğraf seçip gönderdim. cuma günü de bir görüşme olacağına dair rivayetler vardı, bakalım daha neler görücez.
önümüzdeki bölümlerde:
hangi devlet büyüklerine ayak yolunu gösterdim?
obama'nın burnunu tutabildim mi?
hepsi ve çok daha fazlası, seninle olacak blogk.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 comments:
:D önümüzdeki bölümler çarçabuk gele.
Yorum Gönder