yarım saat önce geldim eve. üstümü filan yeni değiştirdim, pains of being pure at heart dinliyorum. (bu konudaki hissiyatlarımı başka bi yazıya saklıyorum şimdilik.)
bunu seviyorum blogk, yani 1 günlüğüne de olsa başka bi yerde olma, uzak olma hissiyatını. fazlasıyla paralı bi insan olsam sanırım gezenti olurdum ben, her ne kadar evimi çok sevsem, ara sıra hiçbir şey yapmadan evde miskinlik yapmaya bayılsam da. meşguliyeti de seviyorum ben. işkolik olmaya meyilli olabilecek derecede hem de. şu 1 buçuk aylık tatil boyunca resmen kendi kendimi imha etmek üzereymişim, kötü vakit geçirdiğimden değil, hep aynı yerde, evde olduğumdan ve rutin olarak yaptığım bir iş olmadığından. okul açıldı, manyakçasına mutluyum mesela. iş var çünkü, üstüne kafa yoracak bir şeyler var, benim dışımda beni bağlayan ve yapmam gereken şeyler var. manyakça değil mi? :) ama napiyim ben s kulunuz da böyle mutluyum işte. manyak çalışma isteyen kariyer olanaklarına açığım yani blogk. böyle çalışiyim çalışiyim, tabi huzurlu, bi takım dişilerin birbirinin gözünü oymadığı bi ortamda. :dream on introsu başlar:
ayrıca bizi biz yapan şey çok sevildiğimiz gerçeği biliyorsun değil mi blogk? etrafta başkalarının hayatını zorlaştırarak mutlu olan, "kim benden ne konuda üstün" içerikli sidik yarışlarıyla kendilerini yiyip bitiren insanlara bi bak, onlar istedikleri kadar ve istedikleri gibi sevilmemiş hiç. bu kadar şanslıyız işte. daha ne olsun ki? :)
21 Şubat 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 comments:
teşekkür ederiim!
bi de bir daha yıkanıp bu soğukta sokağa çıkarsan seni döverim.
3 aslan bir araya gelirse nolurun cevabıdır.
biz en çok kendimizi severiz ve biz kendimizi ne kadar çok seversek etrafımızdakileri de o ölçüde severiz ve başka ufak detaylara ihtiyaç duymayız:)
doğru söze ne denir azizim :)
Yorum Gönder