hava çoook soğuk. bugün o kadar çok üşüdüm ki.
sabah çok güzel bi budala lecture'ı dinledim. keyifli keyifli çıktım sınıftan. yine keyiflen yemek yedik kantinde. şahin'i gördüm. hayırlı oldu blogk; nitekim en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum eşşeksıpasını. dicital teknolocisi ve merve sağolsun fotoğraflarımız bile var. yemek sonrası da şima'yla taksim'e geçtik, yine keyif keyif, pina'da frappe içtik, beğenmedik, kafka'nınki daha küsel. sonra dona dona eski hastalık aradık kitapçılarda, 18 milyon fiyat görünce gözlerimiz yuvalarından fırladı. "ben bu parayı joyce'a bile vermedim" gazıylan almadan çıktık ve sahaflara attık kendimizi. bulduk, evet, mutluyum, tabi ki. sonra da şima aleks amcasının kollarına koştu, ben de evimin yolunu tuttum tıpış tıpış. durakta egzoz amca'yı gördüm. yırtık montu değişmiş, ayakkabıları da. bi kitle edindi kendine besbelli.
bu yorgunluktan nefret ediyorum blogk. geç yat erken kalk olayına alışamadım sanırım hala, enerjim sıfır. sabah ve öğlen iyi hissediyorum, ama bu saatlerde, yani sekiz gibi filan, resmen pilim bitiyor. budala okumam lazım mesela bugün, ama gözlerimi açamıyorum. azıcık yatiyim uyuyiim desem de uyandıktan sonra kendime gelemiyorum. üff ne çok söylendim diy mi?
birazcık popoşopta yeni bastırdığım fotoğraflarımı yoklayıp kitap okumaya çalışıciim, kahvem hazır. nah bırakırım ben kahveyi, selülitlerimle barışabilmeliyim. pelin aradı şimdi. hahaha. iyiyiz iyi.
feysbuk fotoğraflarımızın içine ediyor. biliyorsunuz değil mi?
25 Şubat 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 comments:
Yorum Gönder