27 Şubat 2009
Clara Luzia - The Long Memory
bilgi, bilmek dediğimiz şey sınırları çizilebilir olmadığı kadar kendisini yaşama biçimi olarak bellediğiniz andan itibaren de sizi esir alan bir şey. öyle ki bilmediğiniz her şey bir yerinden tutup çekiyor yakanızı ve bir türlü bırakmıyor. bununla da baş etmenin belli yolları var, daha çok bilme, öğrenme çabası içinde olmak, kaynaklar bellemek ve bildikleriniz içinde bilmediklerinizi kurcalamak gibi. bu yollar da belli durumlarda içinizi rahat tutmanızı bir ölçüde sağlasa da bilemedikleriniz, farkına varamadıklarınız işte bir yerden de en beklemediğiniz anda yakalıyor sizi yine. clara luzia böyle bir örnek benim için mesela. memlekete gelmeden önce varlığından haberdar olmadığım ve bu nedenle bu diyarlarda muhtemelen verdiği ilk ve son konserini kaçırdığım bu isim clara humpel'in solo projesi. illa ki kategorizasyon severim diyene de singer-songwriter tayfasından ve bu tayfaya mensup herkes gibi hüzünlü şarkılar yazan bir zat olduğunu söyleyebilirim. dolayısıyla her halet-i ruhiyenin ilacı değil, ama güzel bir bayanın sesinden içten, sahici bir şeyler duymak istiyorsanız kesinlikle sizin ilacınız. albümün kapağı ve offical sitesindeki illüstrasyonlar da başkaca sevdiğim bir isime, sadi güran'a ait. albümün neye benzediği üzerine söylebileceğim en kişisel şey de bu sene içerisinde bon iver'in for emma forever ago'sundan sonra duyduğum en esaslı hüzün albümü olduğu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 comments:
Yorum Gönder