sevgili blogk,
izmir çok güzel, çok atraksiyonlu, bol oynamalı, sürünmeli geçti. ilk istanbullu izmir aforizmamızı da edindik: izmir otobüs şoförleri çok gıcık. hani burda da "otobüste cep telefonuyla konuşmak yasaktır." diye bir ayak var ya. güya fren tutmuyomuş cep telefonuyla koşunca bıdı bıdı. neyse efendim, izmir'de değil otobüste telefonla konuşmak, elinizi çantanıza sokacak olsanız şoförler direksiyonu kırıp "az kalsın ölücektik sen sorumsuz vatandaşın yüzünden" tadında laflar edebiliyolar insana. ya da kafanızı koltuk arkasına sokup "kaybolduk biz" çağrısı yapacak olsanız, direksiyon hakimiyeti bozmadan koltuk altına kafa uzatabiliyolar filan. valla bak oldu bunlar. neysea, diyeceklerim bunlar değildi halbuse blogk. şöyle bi real-life apdeyti yapıcektim.
- hava birden çok soğudu. böyle izmir'e gittik geldik buraya kış gelmiş. sistemim bi afalladı. yazın bile gece yatmadan askılı altına pijama + çorap giyen şima gibi evde baldırı çıplak ama çoraplı geziyorum.
- yine havalardan ve egemle ders programını konuşmaktan olucak her sabah okula geç kalma hissiyatıyla uyanıyorum. sonra da "hihoha ne okulu yat uyu" diyorum kendime. okul hayatım boyunca kurmak istediğim bi cümleydi evet ama özlüyorum len okulu. niye eşek kadar olduk ki biz.
- eve geldim, işler beni bekler. hemen düzeltiye başladım. 2 tanesinin düzeltisini yapabildim şimdiye kadar. allam o kadar kötüler ki. ben çocuk olsam bana bunları alan ana babama inat gece altıma işerdim. çok ciddiyim. okurken utanıp sıkılıyorum, yüzüm filan kızarıyor.
- bütün yaz çevirisini yaptığım eşşek kadar dişçilik kitabının parasını hala alamadım. sarkis bi yandan ben bi yandan yayıncının peşinden koşuyoruz. adamda öle bi ticaret kafası var ki elinden gelse naylon fatura verip kazıklıycak beni. bugün sarkis arayıp "bilgisayarını alıp bi git, yanına da arkadaşını al, yalnız gitme." dedi. herif tek tek sayacak harfleri sanırım. ben de egem'i aradım, yarın kafa koparmaya gidiyoruz. yayıncı kafası.
- üşenmedim bethany cosentino'nun kaç zaman önce bi siteye yaptığı mixtape'teki şarkıları aradım buldum indirdim. döndürüp döndürüp dinniyorum, böyle 60lar, 70ler, shogaze, Nirvana, Small Black, Taylor Swift, kimi ararsan var. ama çok küsel.
- aşağıdaki fotolu entirinin supporting oyuncusu kapşonlum izmir'de kaldı.
- başka şeyler de var, en son Jennifer Aniston'ın köpek filmi Marley & Me'de ağlamam gibi, ama "anacık" isimli bir masal düzelti için beni bekliyor. siyu.
4 comments:
"bebiş gibi"yi hatırladım :)
marley&me'de ben de ağladıydım. bugün mü gidiyosunuz egem'le? telefon edin bana sonra, meraktan çatlatmayın beni buralarda.
ya mevzuuyu factlere indirgeyince jennifer aniston'ın köpek filmi işte ama çok ağlaktı bea. pelin'e izle diyesim geldi, sonra korktum ağlama krizine girer diye, vazgeçtim.
oğluum o zaman istanbul'a gelince sana kesin haçiko izletiyorum. biz egem'le bilgisayarı mıncıklayacaktık neredeyse.
Yorum Gönder