24 Eylül 2010

bebiş gibi


sevgili blogk, 
izmir çok güzel, çok atraksiyonlu, bol oynamalı, sürünmeli geçti. ilk istanbullu izmir aforizmamızı da edindik: izmir otobüs şoförleri çok gıcık. hani burda da "otobüste cep telefonuyla konuşmak yasaktır." diye bir ayak var ya. güya fren tutmuyomuş cep telefonuyla koşunca bıdı bıdı. neyse efendim, izmir'de değil otobüste telefonla konuşmak, elinizi çantanıza sokacak olsanız şoförler direksiyonu kırıp "az kalsın ölücektik sen sorumsuz vatandaşın yüzünden" tadında laflar edebiliyolar insana. ya da kafanızı koltuk arkasına sokup "kaybolduk biz" çağrısı yapacak olsanız, direksiyon hakimiyeti bozmadan koltuk altına kafa uzatabiliyolar filan. valla bak oldu bunlar. neysea, diyeceklerim bunlar değildi halbuse blogk. şöyle bi real-life apdeyti yapıcektim.
  • hava birden çok soğudu. böyle izmir'e gittik geldik buraya kış gelmiş. sistemim bi afalladı. yazın bile gece yatmadan askılı altına pijama + çorap giyen şima gibi evde baldırı çıplak ama çoraplı geziyorum. 
  • yine havalardan ve egemle ders programını konuşmaktan olucak her sabah okula geç kalma hissiyatıyla uyanıyorum. sonra da "hihoha ne okulu yat uyu" diyorum kendime. okul hayatım boyunca kurmak istediğim bi cümleydi evet ama özlüyorum len okulu. niye eşek kadar olduk ki biz.
  • eve geldim, işler beni bekler. hemen düzeltiye başladım. 2 tanesinin düzeltisini yapabildim şimdiye kadar. allam o kadar kötüler ki. ben çocuk olsam bana bunları alan ana babama inat gece altıma işerdim. çok ciddiyim. okurken utanıp sıkılıyorum, yüzüm filan kızarıyor.
  • bütün yaz çevirisini yaptığım eşşek kadar dişçilik kitabının parasını hala alamadım. sarkis bi yandan ben bi yandan yayıncının peşinden koşuyoruz. adamda öle bi ticaret kafası var ki elinden gelse naylon fatura verip kazıklıycak beni. bugün sarkis arayıp "bilgisayarını alıp bi git, yanına da arkadaşını al, yalnız gitme." dedi. herif tek tek sayacak harfleri sanırım. ben de egem'i aradım, yarın kafa koparmaya gidiyoruz. yayıncı kafası. 
  • üşenmedim bethany cosentino'nun kaç zaman önce bi siteye yaptığı mixtape'teki şarkıları aradım buldum indirdim. döndürüp döndürüp dinniyorum, böyle 60lar, 70ler, shogaze, Nirvana, Small Black, Taylor Swift, kimi ararsan var. ama çok küsel. 
  • aşağıdaki fotolu entirinin supporting oyuncusu kapşonlum izmir'de kaldı.
  • başka şeyler de var, en son Jennifer Aniston'ın köpek filmi Marley & Me'de ağlamam gibi, ama  "anacık" isimli bir masal düzelti için beni bekliyor. siyu.

17 Eylül 2010

s ft. egem - telephone

11 Eylül 2010


çoğu zaman başımıza gelenleri, başkalarının davranışlarını, sözlerini, hatta bazen kendi davranışlarımızı, seçimlerimizi kendi beklentilerimize göre yorumladığımızı, gördüğümüzü düşünüyorum. hayatı da kolaylaştıran bir şey bu nihayetinde, belirli ölçülerde hepimiz yapıyoruz, yolda üstü başı pis birini bize doğru yürürken gördüğümüzde aramızdaki mesafeyi açıyoruz mesela, ya da karşıdan karşıya geçerken gelen taksi ise yaya geçidinde bile fazladan temkinli geçiyoruz karşıya. bunlar bariz örnekler, daha başkaları ve sosyal durumlarda daha yontucuları, insana insan kaybettiricileri de var, ilk izlenim gibi mesela. her neyse, çok kaderci bir insan olmasam da, bunlar gibi ama çok çok küçücük şeyleri farkettiğim zamanlarda küçük ve önemsiz bu senaryolarımızın hayatımız üzerinde olan etkisi, yani başımıza gelenler, eylemlerimiz, sözlerimiz, günlük rutinimiz üzerindeki bu kontrolümüz beni korkutuyor.

08 Eylül 2010

Oyun durur. Disk el değiştirir.

FML.

06 Eylül 2010

"Keep away from people who try to belittle your ambitions. Small people always do that, but the really great make you feel that you, too, can become great. When you are seeking to bring big plans to fruition, it is important with whom you regularly associate. Hang out with friends who are like-minded and who are also designing purpose-filled lives. Similarly, be that kind of a friend for your friends." - Mark Twain

05 Eylül 2010

ne kadar çok sevdiğimi unutmuşum,


We live on a mountain
Right at the top
There's a beautiful view
From the top of the mountain
Every morning I walk towards the edge
And throw little things off
Like:
Car parts, bottles and cutlery
Or whatever I find lying around

It's become a habit
A way
To start the day

I go through all this
Before you wake up
So I can feel happier
To be safe up here with you

It's early morning
No one is awake
I'm back at my cliff
Still throwing things off
I listen to the sounds they make
On their way down
I follow with my eyes 'til they crash
Imagine what my body would sound like
Slamming against those rocks

When it lands
Will my eyes
Be closed or open?

I go through all this
Before you wake up
So I can feel happier
To be safe up here with you 

- Björk, Hyper-Ballad