31 Ekim 2009
"loneliness is underrated."
Author's Note: The following is a work of fiction. Any resemblance to persons living or dead is purely coincidental. Especially you Jenny Beckman. Bitch.
Narrator: This is a story of boy meets girl. The boy, Tom Hansen of Margate, New Jersey, grew up believing that he'd never truly be happy until the day he met the one. This belief stemmed from early exposure to sad British pop music and a total mis-reading of the movie 'The Graduate'. The girl, Summer Finn of Shinnecock, Michigan, did not share this belief. Since the disintegration of her parent's marriage she'd only love two things. The first was her long dark hair. The second was how easily she could cut it off and not feel a thing. Tom meets Summer on January 8th. He knows almost immediately she is who he has been searching for. This is a story of boy meets girl, but you should know upfront, this is not a love story.
Tom: People don't realize this, but loneliness is underrated.
Tom: What happens when you fall in love?
Summer: You believe in that?
Tom: It's love, it's not Santa Claus.
Tom: Darling. I don't know how to tell you this, but there's a Chinese family in our bathroom.
Tom: It's official. I'm in love with Summer.
[while Montage of Summer plays]
Tom: I love her smile. I love her hair. I love her knees. I love how she licks her lips before she talks. I love her heart-shaped birthmark on her neck. I love it when she sleeps.
Summer: We've been like Sid and Nancy for months now.
Tom: Summer, Sid stabbed Nancy, seven times with a kitchen knife, I mean we have some disagreements but I hardly think I'm Sid Vicious.
Summer: No I'm Sid.
Tom: Oh, so I'm Nancy...
[Pancakes arrive]
Summer: Let's just eat and we'll talk about it later. Mmm, that is good, I'm really glad we did this. I love these pancakes... what?
[Tom gets up and walks away from the table]
Summer: Tom, don't go! You're still my best friend!
Tom: [Montage of Summer] I hate her crooked teeth. I hate the way she smacks her lips. I hate her knooby knees. I hate that cockroach shape splotch on her neck.
[Fade to black]
Tom: [Swayze's She's Like the Wind plays briefly] I HATE THIS SONG!
Bus Driver: [Open to Tom standing while bus comes to a sudden stop] Sir, you need to get off the bus.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
5 comments:
1 hafta önce filmi izlemeden önce o kadar çok review okudum o kadar çok video izledim ki daha izlemeden aşık oldum filme. hani ünlü birine beslenen aşk gibi bişi büyüdü içimde. sonrası aynı hikaye. tanıştık ve ben hayal kırıklığına uğradım. çok abartmışım. bi kere daha anladım, bişeyi izlemeden/okumadan önce her bokunu öğrenmek için kasmamalıyız.
ben bu zooey'ye her şekil sempati beslediğimden -she & him diye m. ward ile bi grubu olması, almost famous ve the good girl faktörü, adının zooey olması, death cab for cutie'nin vokaliylen evli olması vs. (ki dahası var)- çok merak ediyodum filmi. yazdan beri torrent'ını arayıp bulamıyodum filan, pelin gösterime girdiğini söyleyince gittik dün esraylan. içeriğine dair çok az şey biliyodum, o yüzden çok büyük bi beklentim yoktu, sadece soundtrack'ine aşık olduydum önceden dinleyip. çok beğendim yahu, senin neden hayal kırıklığına uğradığını hikaye açısından az çok tahmin edebiliyorum, bikaç yerde biz de çok sinirlendik summer'a "o zaman niye öyle bakıyosun çocuğa olum niye yaa?" diyesimiz filan gelmedi değil. senin o her bokunu öğrenme dediğin şey de filmdeki reality / expectations olayının aynısı işte. yapmamak lazım hakkaten, kafada yazıyosun çünkü o zaman.
daha diyceklerim var ama spoiler şeyetmiyim insanlara. favorim tom'un kızkardeşi rachel. muhteşem bi insan. "just because she likes the same bizarro crap you do doesn't mean she's your soulmate." lafı filmin özeti resmen :D
rachel kısmı: aynen :)
benim hayal kırıklığım hikayeden değil bebek, onu da harfiyen öğrenmiştim filmden önce. ve asla kıza "neden öyle bakıyosun çocuğa?" diye sormuyorum. çünkü hani "erkeklerin yaptığının kız versiyonu işte olm" değil bence olay tam olarak. farklı bişi. (sen öle düşünüyosundur diye demedim, genelde bu tarz yorumlar okudum, ona istinaden) kızı anlıyorum bile diyebilirim. hatta çocuğu da anlıyorum :) hayat işte. hehe.
ya neden hayal kırıklığına uğradım? daha çok etkilenmeyi bekliyodum sanırım diyaloglardan, olaylardan, çekimlerden. her şeyden işte.
instant olarak konuşabileceğimiz bi platforma gel de iki çift laf edelim sibora. skype'ım da var, gerekirse! :)
oo ben şimdi gördüm bunu ama, olmadı. bir şey yazıyordum, fena dalmışım. yazmak demişken bişey göndertçem sana mailini yokla.
Yorum Gönder