Diğer sosyal medya sitelerinden farklı olarak Facebook'un "kişisel tarih" oluşturmak gibi bir fonksiyonu var. İşte şu tarihte doğmuş, şu tarihte şu okula başlamış, mezun olmuş, şununla ilişkisi başlamış, şu tarihte bitmiş, şurada işe başlamış, evlenmiş, işte fotoğrafları vs vs. gibi. Tabii bunların hepsini paylaşıp paylaşmamak elinde, ve her şey senin kontrolünde ve o kişisel tarih dediğim şeyi sen kendin oluşturuyorsun. Ve orada paylaştığın her şey belli bir ciladan geçirilerek paylaşılıyor, fotoğrafsa olabilecek en güzel fotoğrafın, yazıysa seni olabilecek "en" gösteren yazı vs vs. Bunun üzerinden yorumlar, başkaların yorumları vs derken orada bir tür "realite"nin filtrelenmiş hali olan bir şey oluşuyor ve her listene yeni birini eklediğinde o ufak paket "işte ben"i o insanın eline tutuşturuyorsun ve o insan da seni merak ettiği kadar o paketi kurcalıyor. Tüm bu yazdıklarım "Eee?" dedirtebilir, ama geçtiğimiz sene beni bu durumla ilgili iyice rahatsız eden iki şey oldu: 1) 8 senedir Facebook hesabım olduğunu fark ettim. SEKİZ SENE! Bunun iki-üç senesi çok aktif olmakla birlikte orada benim sekiz senemin fotoğrafları, yazıları, konuşmaları var. Ve oradaki "ben" ne kadar suni olursa olsun "ben" yine de ve onun izini oradan sürebiliyorsun. O suniliği artık istemiyorum sanırım. 2) Geçtiğimiz sene bir arkadaşım vefat etti. Listemde vefat etmiş benim yaşımda biri daha var ve onun da sayfası vefat edeli epey olmasına rağmen hala açık. Onunla çok yakın değildim, ama geçtiğimiz seneki arkadaşın vefatı beni biraz sarstı. Ve onun profilinin onun kontrolünden çıkıp bir nevi bir mezar taşına dönüşmesi, insanların orada teselli bulmaları, bu tesellilerin garip bir şekilde orayı o acıyı hatırlatan ve deşen bir şeye dönüştürmesi ve tüm bunların "sanal"lığı, özel alandan çıkıp performatif bir hal kazanması beni rahatsız etti.
Daha da deşebilirim bu muhabbeti ama bu muhabbetin kendisi beni deştiği için burada keseyim. Toparlayabildim kafamda ama çok da akşam yemeği masası muhabbeti değilmiş, en iyisi ben yine "Vakit kaybı, sıkıldım," diyeyim, o daha kısa ve öz :) Yalan da değil hem.
0 comments:
Yorum Gönder