23 Nisan 2012

blogger'ın arayüzü değişmiş. halbuki o kadar çok olmadı ben bloglara uğramayalı. seni kastetmiyorum blogk, senden çoktan vazgeçtim. ya da başka yerlere yazıyorum, sana yazılasıların sayısı bu yüzden azalıyor sanırım. 


bu sefer şu aforizmayı zortlamaya geldim: cesur insanları seviyorum, onlar cesur olduklarının farkında olmasa bile. mesela bin sene önce başka bir memlekette tanıştığım, "başkalarının/otoritelerin" uğraştığı işlerde yeterli bulmayacağı ama yine de o işleri yapan, hem de bu kadar ulu orta yapan, insanların gözüne soka soka bu kadar yaşamaktan korkmayan o kızı seviyorum. o kızın facebook feedimdeki bu tür aktivitelerini görmek hoşuma gidiyor. kimse umurunda değil, ve evet öyle de olması lazım zaten, bunun övülecek nesi var değil mi? çok şeyi var halbuki. ne kadar çok umursuyoruz herkesi, bir düşünsenize. bu kız yapmak istediğini yapıyor, var mı ötesi? ne kadar çok insan başkalarının yargılarından korktuğu için yapmak istediklerini yapmıyor biliyor musunuz? üstelik o kadar önemli ki başkalarının gözü, onların bakışını kendinin sanmak da cabası. "başkalarının" göreceğini umursamadan,  "benim" ne düşüneceğimi umursamadan hala çabalayan o adamı da seviyorum bu yüzden. cesur bir şey çünkü yaptığı. cesur olması takdire şayan çünkü "başkalarının" üzerindeki etkisinden kurtulmuş, istediğinin peşinde, önemsiz öznelerin yargılarının kaygısında değil. bahaneleri değil edimleri var. siz/biz hala yargıların gölgesinde katatonik, suni kimliklerimiz için uygun edimleri yapmanın kaygısında yıllarımızı tüketin, tüketelim, korkun, korkalım, delicesine korkun, korkalım, açık, kanayan, görülmeye, eleştirilmeye, eleştirilip üzerinde tatmin olunmaya müsait olmaktan kaçın, kaçalım... nihayetinde onlar başkaları, siz sizsiniz, biz de biz, ve yolun sonunda sadece yaptıklarımız ve yap(a)madıklarımız var. yaptıklarından ve yapmak istediklerinden utanmayan herkes, teşekkür ederim, zihnimi/ruhumu iyi ediyorsunuz. umarım daha çok karşılaşırız. 



0 comments: