*öyle "siz"li anlattığıma bakmayın, buraya yazdığım çoğu şey gibi bu da kendime, haşa kimseye tavsiye vermek gibi bir niyetim yok.
1. İlk izlenim büyütüldüğü kadar önemli bir hadise değildir, nitekim insanlar yeni tanıştıkları insanlara kendilerini oldukları gibi tanıtamayabilirler. Ancak "ilk his" önemlidir. Bir insanın yanında huzursuzsanız, ne kadar zeki, güzel, kültürlü, bilgili olması önemli değildir, boşuna kimse için açıklamalar, bahaneler üretmeyin.
2. Bir arkadaşın iyi gününüzde nasıl davrandığı kötü gün safsatalarından daha önemlidir. Bir arkadaşın gerçekten arkadaş olduğu, sizin mutluluğunuzu nasıl sindirdiğinde ve sizin mutluluğunuzu size nasıl yansıttığında ortaya çıkar. Nasıl mı? Sizin mutluluğunuzda kusur buluyor, bunu size "şaka" gibi gösterdiği iğnelemelerle ortaya koyuyor; düpedüz sizinle kendini karşılaştırıyor ve üstüne düşen bir "Çok sevindim," i sizden esirgiyorsa o insanın arkadaşlığına emek vermenin pek alemi yoktur. Nitekim o arkadaşlık eninde sonunda bitecektir.
3. Bir arkadaşın sadece sizinle birlikteyken olan tavırları ile bir ortak arkadaşınız ya da arkadaş grubunuz arasındaki tavırlarında sizi rahatsız eden bir farklılık olmaması gerekir. Mesela, ikili arkadaşlığınızda her şey süt liman oluyor, ama ortaya bir üçüncü ya da dördüncü gelince hırçınlıklar, yine anlamsız laf sokmalar söz konusu oluyorsa, bu düpedüz ortada kıskançlık var demektir. İnsanız nihayetinde kıskançlık olur, ama bu kıskançlık söz konusu arkadaş tarafından kabul edilmiyor, olay yine geyiğe vuruluyor, hatta "ama sen de bıdıdıbıdı yaptın, ne kadar büyütüyorsun," gibi ajitasyonlar oluyorsa, koşarak uzaklaş oradan. Koşarken topukların popoya vurması şiddetle tavsiye edilir.
4. Bir arkadaşlıktaki en önemli şey iletişimdir. Eğer arkadaşınıza kırıldığınızı, bozulduğunuzu rahatça söyleyemiyor, söylediğinizde ortaya çıkacak gerginlikten, alacağınız tavırdan vs korkuyorsanız, o arkadaşlığın tanımına bir bakmak gerekir. Böyle çekincelerinizin olduğu insanın yakın arkadaşlarınızdan filan olduğunu sanıyorsanız vay halinize. Kendinizi kandırmayın, sonra da arkadaşımı kaybettim filan diye üzülmeyin. Yokmuş zaten o arkadaş.
5. Herkesle çok iyi arkadaş olmanız gerekmez. Bazı insanlar sizi sevmez, siz de bazı insanları sevmezsiniz. Doğaldır bu. Aynı mekanı, arkadaş grubunu, okulu paylaşmanız arkadaş olmanızı gerektirmez. Ara sıra sohbet edilen, kısıtlı paylaşımların olduğu ilişkiler de güzeldir. Fazlası zorluyorsa, kalsın, olmasa da olur.
6. Arkadaşın kendini sizin arkadaşlığınız üzerinden nasıl tanımladığı önemlidir. Her ilişkide taraflar birbirine benzer; ama arkadaşınız düpedüz sizin kimliğinizi üzerine giydiyse, sizin gibi konuşur, sizin sevdiklerinizi sever, bir nevi size dönüşürse, o arkadaşlık ne kadar sağlıklı olursa olsun bir noktada mutlaka bir kopukluk olacaktır. Temennim, o kopukluktan sonrasının hayırlı olmasıdır.
7. Arkadaşlarınızın, tıpkı sizin de olduğu gibi, ex arkadaşları vardır. Nedir mi bu? Şu ya da bu şekilde ilişkisini kestiği, bir zaman kendisi için kıymetli olmuş insanlar. Doğaldır da bu, nitekim insan değişir, arkadaşlık kavramından beklentileri farklılaşır: büyür. Ama arkadaşınız devamlı sorunlarının olduğu başka arkadaşlarından bahsediyor, "bana böyle yaptı," diyor, bir de üstüne üstlük her yaşadığı sıkıntıda kendini kurban başkalarını hatalı buluyorsa, aman diyeyim bir düşünün. Çok iyi olmanın alemi yok, onca insanın -kavgalı ex-arkadaşların yani- mutlaka bir bildiği vardır. Temkinli olun, sıçrayınca insanın üstünden kolay kolay çıkmayabiliyor.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Eminim daha vardır, onlar da birikirse bir part II yaparım ben.
2 comments:
okudum, kabul ettim, imzaladım.
inanamıyorum, sebebini bilare anlatıcam.
Yorum Gönder