bugün pelin atlas'taki antikacıda ilker'in annesine hediye bakarken şunu farkettim: biz böyle ikea, paşabahçe, istikbal, pok püsür, mass production ürünleri kullana kullana antika denen şeyi ufaktan öldürdük galiba blogk. el işçiliği zaten yalan da küçük çaplı üretim yapan, dolayısıyla da az sayıda ama özgün şeyler üreten esnafın, marangozun, mobilyacının, züccaciyenin devri değil devir. bizim bebeler "aa ayşeborg bizde de var bundan. ikea 2009 diy mi? annemler mezun oldukları sene aldıklarını anlatıyolardı geçen ordan aklımda kalmış." diyecekler mesela. "aa ne ilginç, ne güzel, ne farklıymış" filan değil yani. tabi gönül ister ki o vakte kadar ikea batsın, hikayenin kulağa daha küsel gelmesi açısından "vakt-i zamanında bi isveç markası varmış sonra batmış, bi ara burada da popülermiş ordan almış dayım." olsun o, ama o da ayrı bi mesele tabii.
babamın-teyzesinin-kızının-kocası bi şükrü amca vardı mesela -şimdi var mı bilmiyorum ne yalan söyleyeyim- "hiçbi işte dikiş tutturamadı bu şükrü de" diye anlatırdı bizimkiler, marangoz/mobilyacı idi, böyle çok çakma dolaplar yapardı. babaannem ölmeden önce bizde de vardı yaptığı şeylerden bikaç tane. ama "şükrü'nün çakma dolabı"ydı onlar mesela. ya da yine bizdeki pelin'in göz diktiği, annemin "ne sağlamlarmış 25 sene oldu yahu" diyerek kendi kendine nazar değdirmeye çalıştığı mermer sehpalar..yok işte başka yerde hacı.
ama o değil de, benim takılarım için kutuya ihtiyacım var, bi ara ikea'ya gitsek mi?
30 Aralık 2009
27 Aralık 2009
23 Aralık 2009
auvşenbaa
saçlarımı yeni kuruttum ve her zamanki gibi kabardılar. kafamın üstünde doğal bi kask varmış gibi görünüyorum şu an. kafa demişken, saçlarımı kestirdim, yine, ama bu sefer iyice kısacık, hatta en son 1. sınıftayken saçlarım bu kadar kısa olmuştu. bkz: 1993 ilkokul modası.
perşembe gününe son bi modernizm sınavım var, sonrasında okula gutbay. teknik olarak mezun olsam da öğrençi belgemin üzerinde yarım dönem uzatmanın güzelliğinden 2009-2010 yazıyo, demin saç kuruturken bunu bi sene boyunca çeşitli kurumlara yutturabileceğim durumlar düşünüp mutlu oldum. akbil zaten cepte, uçak bileti filan alırken mesela ucuza gelebileceği durumlar -türk hava yollarının sittin söne önce böyle bi olayı vardı, gerçekten. ama sittin sene önce- vs. perşembe akşamı sınav stresini atmak için paris'e gidiyorum da o yüzden. türk hava yollarıyla hem de.
bu okula gutbay meselesi canımı sıkmıyor artık blogk. bi dönem uzatmaya başka durumların dışında bunun için de ihtiyacım varmış benim. küçükken de emzik emmeyi babam emziğin içine zeytin çekirdeği koyup "böö böçük var bunun içinde, git çöpe at bakiyim" demeden bırakmamıştım. çocukluğuma inmeye çok gerek yok yani, yüzeyde de belli işte ne halt olduğum, sakız gibi uzamadan bitmezse bişey datmin olmuyo bünyem. ha bu bu dönem bok gibi geçti demek değil tabi, sadece gül-cemaliyle benim için okulu okul yapan insanlar etrafta olmayınca bişeyler eksik oluyomuş onu farkettim. okul derse girip çıktığım bi yer hiç olmadı benim hayatımda. şu öğrenim hayatım boyunca bişeyler yolunda gittiyse de bundan gitti sanırım. ortaokulu çok hatırlamıyorum ama lisede de üniversite de hep böyle oldu bu. içinde çok uzun vakit geçirdiğim binaları, binaların insanlarını, uğraştığım şeyleri hep sevdim. bundan sonrası da böyle olur umarım. neyse hadi thomas mann'a döniyim ben. öpçük.
perşembe gününe son bi modernizm sınavım var, sonrasında okula gutbay. teknik olarak mezun olsam da öğrençi belgemin üzerinde yarım dönem uzatmanın güzelliğinden 2009-2010 yazıyo, demin saç kuruturken bunu bi sene boyunca çeşitli kurumlara yutturabileceğim durumlar düşünüp mutlu oldum. akbil zaten cepte, uçak bileti filan alırken mesela ucuza gelebileceği durumlar -türk hava yollarının sittin söne önce böyle bi olayı vardı, gerçekten. ama sittin sene önce- vs. perşembe akşamı sınav stresini atmak için paris'e gidiyorum da o yüzden. türk hava yollarıyla hem de.
bu okula gutbay meselesi canımı sıkmıyor artık blogk. bi dönem uzatmaya başka durumların dışında bunun için de ihtiyacım varmış benim. küçükken de emzik emmeyi babam emziğin içine zeytin çekirdeği koyup "böö böçük var bunun içinde, git çöpe at bakiyim" demeden bırakmamıştım. çocukluğuma inmeye çok gerek yok yani, yüzeyde de belli işte ne halt olduğum, sakız gibi uzamadan bitmezse bişey datmin olmuyo bünyem. ha bu bu dönem bok gibi geçti demek değil tabi, sadece gül-cemaliyle benim için okulu okul yapan insanlar etrafta olmayınca bişeyler eksik oluyomuş onu farkettim. okul derse girip çıktığım bi yer hiç olmadı benim hayatımda. şu öğrenim hayatım boyunca bişeyler yolunda gittiyse de bundan gitti sanırım. ortaokulu çok hatırlamıyorum ama lisede de üniversite de hep böyle oldu bu. içinde çok uzun vakit geçirdiğim binaları, binaların insanlarını, uğraştığım şeyleri hep sevdim. bundan sonrası da böyle olur umarım. neyse hadi thomas mann'a döniyim ben. öpçük.
16 Aralık 2009
12 Aralık 2009
piçfork'tan inciler vol. 3
Back in April, we reported that Lupe Fiasco, Justin Timberlake, and Neptunes associate Kenna were going to climb Mount Kilimanjaro in the fall in in an effort to raise awareness for the worldwide water crisis through a program called Summit on the Summit.
Bad news: It didn't happen this fall. Good news: The trek is now set to go down in January. Bad news: Timberlake can't make it anymore. Good news: Santigold and Jessica Biel are now on board.
Can someone please tape this and make a reality show out of it? I hope nobody gets eaten.
Santigold released this statement about the trek in a press release:
"I was intrigued by this endeavor the moment Kenna told me about it, for many reasons. The first being that any time I am invited to participate in an event that could potentially save lives, I am inclined to get involved in any way I am able to. Especially for something as basic as clean water which should be accessible to every single living creature on this planet. I don't think that many people, especially in the United States, realize what a huge problem this is in many areas of the world, and so I think just drawing awareness to the problem, will be a step in the right direction.
In addition to my desire to participate in the charity aspect of the climb, I was also intrigued by the personal challenge involved. As scary as it is, especially to a person as out of shape as I am, the opportunity to climb Kilimanjaro comes around once in a lifetime, if you're lucky. It's as pure of an adventure as you can find; there's the goal of aiding in the accessibility of clean water, the physical challenge, the beauty, the exposure to a new culture and environment, and the camaraderie of all the climbers."
Bad news: It didn't happen this fall. Good news: The trek is now set to go down in January. Bad news: Timberlake can't make it anymore. Good news: Santigold and Jessica Biel are now on board.
Can someone please tape this and make a reality show out of it? I hope nobody gets eaten.
Santigold released this statement about the trek in a press release:
"I was intrigued by this endeavor the moment Kenna told me about it, for many reasons. The first being that any time I am invited to participate in an event that could potentially save lives, I am inclined to get involved in any way I am able to. Especially for something as basic as clean water which should be accessible to every single living creature on this planet. I don't think that many people, especially in the United States, realize what a huge problem this is in many areas of the world, and so I think just drawing awareness to the problem, will be a step in the right direction.
In addition to my desire to participate in the charity aspect of the climb, I was also intrigued by the personal challenge involved. As scary as it is, especially to a person as out of shape as I am, the opportunity to climb Kilimanjaro comes around once in a lifetime, if you're lucky. It's as pure of an adventure as you can find; there's the goal of aiding in the accessibility of clean water, the physical challenge, the beauty, the exposure to a new culture and environment, and the camaraderie of all the climbers."
09 Aralık 2009
03 Aralık 2009
havam yerinde, alaturka oldum
oynamadan duramam
kafam karıştı, dilim dolaştı
bu akşam benimlesin hayatta bırakmam.
--fatih erkoç
kafam karıştı, dilim dolaştı
bu akşam benimlesin hayatta bırakmam.
--fatih erkoç
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)