14 Ağustos 2012

burayı artık (neredeyse) kimsenin okumadığı gerçeğinin verdiği güvenle, başka bir yerlere yazmak istediğim ama alenen bilinsin istemediğim şeyleri buraya yazasım geliyor. garip bir durum değil mi, okunmak istemek ama aynı zamanda okunmak istememek? :) bir de son zamanlarda iyi şeyleri paylaşmaktan korkar oldum. ki çok kötü bir şey bu, iyi bir şey varsa, oluyorsa, paylaştıkça daha da büyümesi, çoğalması gerekir değil mi? ben en azından öyle olduğuna inanırdım ve dilimin bu anlamda kemiği yoktu ama artık nazardan korkuyorum. birinin bir yerlerde benim başıma gelen iyi şeyle ilgili benimle alakalı alakasız kötü hissetmesi ve bunun beni etkilemesi ihtimalinden korkuyorum. hele de durum, tam da şimdiki gibi ihtimallere bağlıyken.
tüm bunlar koca bir parantez aslında. 

bugünün paylaşmak istediğim hissiyatı(m) esasında şu: insanın birkaç saat önce olduğundan bile haberdar olmadığı bir şeyi bu kadar istemesi... bilmiyorum nasıl bir şey ama, yarattığı heyecan mükemmel. umarım olmasını bu kadar çok istediğim işler karşıma sıklıkla çıkar ve beni bu kadar heyecanlandıran şeylere "işim", "hayatım" diyebilirim. umarım. 

13 Ağustos 2012

yine beni irrite eden bir şey(ler)den bahsetmeye geldim :) 


  • hiçbir şeyin tadını kusur bulmadan çıkaramayan ve bunu da sizinle paylaşma gereği gören insanlardan haz etmiyorum.
  • her şeyi kendileri üzerinden kurgulayan, yaşayan insanlardan haz etmiyorum.

mutlu, olumlu insan seviyorum ben ya. kısacası bu.